hesabın var mı? giriş yap

  • türk futbol seyircisinde travmatik bir etki yapmasını beklediğim reklam... işte yıllar yılı küfrettiğiniz o anneler... annelerimiz...

    utanın ibneler...

  • ulan bildiğin ortalık karıştı, biz(fenerbahçe) tamamen olayların dışındayız... bi burukluk var içimde, resmen bizsiz kaos yaşıyor insanlar. alışık değiliz olm biz, dışardan olayları izlemeye.

  • havaalanlarında guvenlik kontrol noktasındaki insanların içinden geçtiği dedektörler, uluslararası güvenlik kuralları gereğince her on kişide bir mutlaka alarm veriyormuş.üstünüzde alarm çalmasına neden olacak birşey yokken bile alarm çalıyorsa "ulan ne var üstümde" diye düşünmeyin. açıverin kollarınızı arasınlar sizi. güvenlikçiler de biliyor durumu ama çaktırmıyorlar.

    neden böyle birşey yapılıyor sorusu çok geldi. elimden geldiğince açıklayayım:
    1- cihazların kontrolünü sağlamak: yani cihaz bozuldu diyelim. ne zaman farkına varılabilir. belki 50-100 kişi geçtikten sonra. ama her on kişide otomatik alarm verilirse, en kötü 10 kişiden sonra durum anlaşılır.
    2- uluslararası kurallar demiştim. cihaz alarm versin vermesin rastlantısal olarak 10 kişiden birini arama mecburiyeti getirmiş. bunun nedeni de 1. maddedir diye tahmin ediyorum.
    3-güvenlik görevlilerinin uyuklamalarını önlemek, her an tetikte kalmalarını sağlamaya yönelik olabilir.. gubarrak bildirdi.
    4-her hangi bir planı olan kişiyi de "ahanda bu cihaz çalışıyor, şimdi ananı laciverde boyadım" şeklinde panik yaptırıp kaçırtmak da olabilir. 1000 tb arsivim var benim bildirdi.
    5- bir de sırada bekleyenleri uyarmak için de yapıyorlar bunu. insanlar dalgın bir şekilde cebinde falan bir şey unutup boşu boşuna aranmasın da alarmı duyup "lan ben her şeyi çıkarttım üstümden di mi" diye kontrol etsinler diye öttürüyorlar.. nixolidia bildirdi.

  • sene başında arsenal ile kafa kafaya oynadı şampiyonlarlar ligini tek golle kıl payı kaçırdı arsenal bitmiş dediler. tottenham geldi üst düzey iki maç sonunda tottenham'ın üzerinde grup birincisi oldundu "abi tottenham bitmiş" dediler. liverpool ile eşleşildi premier ligde son dokuz haftada tek mağlubiyeti yoktu ancak son dakika tartışmalı bir penaltıyla anfield road'da mağlup olundu suarez'den sonra liverpool bitti dediler ..

    diğer yakada dordmund gerçekten bitmiş bundesliga'nın dibine kazık çakmıştı. 2 maçta dörder tane yuvarladı, "abi dordmund avrupada başka oynuyor" dediler.. haa bu arada bitmiş arsenal u-17 kadrosuyla dört tane çaktı "abi adamlarda altyapı var" dediler.

    neyse bizim kadromuz yetersiz beyler, siz kendi kadronuzun hayrını görün..

  • istanbul'da öğrenci evindeyiz, her nasılsa annem de bize gelmiş, kız arkadaşım da var. hep beraber izlemiş, sonrasında sokaklara dökülmüştük. maça dair birçok detayı unutmuşum... demin biraz nostalji yapayım dedim, uzun özetini izledim.

    adams denen şerefsiz, uzatmalarda 3 defa hagi'nin yüzüne dirsek atıyor, hagi de sinirlenip dirseğiyle adams'ın sırtına vuruyor. sonuç; adams sarı, hagi kırmızı görüyor. adams'ın yaptıklarına çok sinirlendim. resmen tekme tokat dövmüş hagi'yi...

    bu adaletsizlik sonucu 10 kişi kalmamıza rağmen kupayı kazanmak çok güzel bir kapak olmuş hakeme.

    bütün arsenal savunması ofsayt diye durduğunda arif ve hakan kaleciyle başbaşa kalıyorlar, arif belki de pozisyon ofsayt sandığı için ciddiyetsiz bir şekilde topu auta vuruyor. aradan 15 sene geçmesine rağmen hayıflandım lan.

    hakan şükür çok güzel top oynuyor. alıyor basıyor top dağıtıyor koşuyor. şimdi burak'ı düşündüm de... neyse o konuyu geçelim.

    capone yağ gibi akıyor. nasıl ve nerden bulmuşuz lan bu adamı...

    fatih terim henüz italya görmemiş, o yüzden biraz daha türk gibi. saçları kıvır kıvır, ceketi bol geliyor, gömleği çıkmış filan...

    ümit davala canavar gibi...

    arsenal'in kadrosu da efsane..

    bizimkilerin 10 kişi kalmışken bile yaldır yaldır oynayıp pres yapması, arsenal'in boş kaleye top yollayamaması, son dakikada armut kafalı thierry henry'in kafa topunu taffarel'in doksandan çıkarması , bülent korkmaz'ın omzundan sakatlanıp saha ortasında kolunu bedenine sardırması, hakemin bu işlem esnasında bülent'i saha dışına göndermek istemesi, bülent'in son dakikalarda bir kolu bedenine yapışık oynaması, yine son dakikada kullandığımız frikik topunda ümit davala'nın "ya hak" deyip 80 metreden kaleye abanması, kalecinin topu tutmasıyla son düdüğün çalması ve maçın penaltılara gitmesi.

    bizim çocukların penaltıları şiir gibi kullanması, özellikle hakan'ın 90'a takması. arsenal'in topu direğe nişanlaması, ve en sonunda "haydi popescu haydi oğlum" nidalarıyla gelen zafer... herkesin gözyaşlarına boğulması. her şey kusursuz, her şey mükemmel..

  • new york siluetinin pazar günleri yakılan mangalların dumanından şu hale gelmesi bunlardan biridir.

    not: central park'ın gerek konum gerekse insan profili olarak türkiye'de olabilecek tek karşılığı maçka parkı'dır. görmek için bir hafta sonu gidip şöyle bir etrafa bakmanız yeterli.

  • en sevdiğim filmlerden biri. o yüzden hakkında fazla bilinmeyen bazı bilgileri derlemek istedim.

    filmdeki beethoven sahnesi doğaçlama olarak çekilmiş. gary oldman bir kaç kez çekilen bu sahnenin her takrarında farklı repliklerle oynamış. gary oldman aynı yıl beethoven'ı canlandırdığı immortal beloved isimli filmde de oynamıştır.

    natalie portman'ın ilk sinema filmidir. filmde 11 yaşında iken rol almıştır. buna rağmen filmdeki karakteri 13 yaşındadır.

    mathilda rolü için ilk başta liv tyler düşünülmüş fakat o sırada yaşı 15 olduğu için vazgeçilmiş. mathilda rolü için fazla büyük olduğuna karar vermişler.

    gary oldman'ın muhteşem oyunculuğu ve doğaçlama yeteneği film çekimleri boyunca yönetmen luc besson'u çok etkilemiş. gary oldman'ın sahnelerinin çekimlerinde, onun bu gerçekçi oyunculuğu yönetmeni çok eğlendirmiş. filmdeki en meşhur sahnelerden biri olan ''bring me everyone'' sahnesinde everyone'ı bu şekilde telaffuz etmesinin ardından luc besson kahkahalara boğulmuş. gary oldman'da yönetmeni güldürmek için böyle oynamış sahneyi.

    iç mekan sahneleri fransa'da, dış mekan sahneleri new york'da çekilmiş.

    leon'un filmdeki bitkisinin adı aglaonema. ag-leon-ama olarak okunuyor.

    mel gibson ve keanu reeves leon rolü için oldukça isteklilermiş fakat yönetmenin aklında bu rol için her zaman jean reno varmış.

    filmde norman stansfield'ın adamlarından birini canlandıran keith a. glascoe aynı zamanda bir itfaiye memuruymuş. 11 eylül saldırılarında new york'ta yaşamını yitirmiş.

    2000 yılında filmin bollywood uyarlaması bichhoo çekilmiş. trailer

    filmde mathilda ve leon'un kaldıkları otel'in gerçek adı hotel chelsea. bob dylan, charles bukowski, uma thurman, leonard cohen gibi bir çok ünlü bu otelde konaklamış. hatta arthur c. clarke, 2001: a space odyssey’i burada yazmış.

    mathilda ve leon otele check-in yaparlarken isimlerini macguffin olarak kayıt ettiriyorlar. böylece alfred hitchcock'a bir saygı duruşunda bulunulmuş. (bkz: macguffin)

    yönetmen luc besson, leon'u çekmeye nikita'yı çekerken karar vermiş. nikita'daki karakterlerden biri olan victor nettoyeur, leon'daki leon'dur adeta

    eric serra filmin sonu için experience of love'ı bestelemiş. fakat daha sonra vazgeçilmiş ve filmin sonu için sting'in shape of my heart şarkısında karar kılınmış. the experience of love daha sonra james bond filmi goldeneye'da kullanılmış.

    filmin pilot gösteriminde mathilda'nın leon'dan sevgilisi olmasını istediği bir sahne varmış. izleyicilerden gelecen tepkiler üzerine bu sahne filmden çıkarılmış.

    luc besson senaryoyu tamamladığı zaman filmin ilk ismi cleaner'mış.

    filmin finalinde çok sayıda polis aracı ve figüran kullanılmıştır. çekimeler sırasında çekim sahasının yakınlarındaki bir market soyulmuş. marketi soyan hırsız koşarak uzaklaşmaya çalışırken onlarca polis aracını, elliye yakın polis ve swat figüranını gördükten sonra korkudan teslim olmuş. figüranlardan biri de hiç bozuntuya vermeden hırsızı kelepçeleyip gerçek polise teslim etmiş.

    filmin çekimleri 3 ay sürmüş.

    natalie portman rolü kaptıktan sonra, ailesi ve luc besson arasında bir anlaşma yapılmış. anlaşmaya göre; portman’ın sigara ile göründüğü sahne sayısı beşi geçmeyecekmiş. hiçbir şekilde sigara dumanını içine çekmeyecek ve sigara içerken görüntülenmeyecekmiş. gerçekten de film boyunca mathilda beş sahnede elinde sigara ile görülüyor ve asla ağzına götürmüyor.

    film tüm dünyada leon: the professional ismiyle vizyona girse de yanlızca abd'de the professional ismiyle vizyona girmiştir. bir de ülkemizdeki sevginin gücü var tabi.

    orjinal senaryoda üzerindeki bombaları patlatan kişi leon değil mathilda'ymış.

    mathilda, ailesini ölü bulduğu ve yardım için leon'un kapısına gittiği sahnede ağlamakta zorlanınca luc besson, natalie portman'ın gözlerine nane yağı sürülmesini istemiş. bu yüzden gözleri yanan ve çok acı çeken portman, sonraki sahnelerde ağlamakta zorlanmamış.

    film boyunca stansfield'in kullandığı yeşil ve sarı renk kapsül halindeki ilacın gerçek adı librium.

    leon ile mathilda arasındaki kapı çalması kodu hikayenin gerçekleştiği yer olan manhattan'ın telefon kodu olan 212 şeklinde. önce iki vuruş, sonra bir vuruş ve sonra iki vuruş.

    kaynak
    kaynak
    kaynak

  • yazarın biri bu maç hakkında tam 4 karış uzunluğunda değerlendirme yazısı yazmış. insanlar dalga geçiyor.

    acı olan şu ki; galatasaray teknik kadrosunda bu yazar arkadaş kadar rakibe çalışmış maça kafa yormuş birinin olduğunu düşünmüyorum.

  • dünyanın en iyisi olduğu bir konu var ki o da beklentilerin arttığı her zaman karşılaması. herhangi bir takımla ilk maçı mı ? kral yazar golü. eski takımına geri mi döndü ? ilk maçta 2 tane yazar. yenildiği maç sonrası rakip takıma, bir sonraki maç görüşürüz mü dedi ? o maç hattrick yapar maçı alır. bu konuda dünyada gelmiş geçmiş bir rakibi dahi yok ve bu onu çok özel kılıyor.