hesabın var mı? giriş yap

  • rus fizikciler yerin 100 metre altinda bakir tel bulduklarini,
    bunun ise atalarinin bundan 1000 yil öncesinde telefon sebekelerinin
    oldugunu kanitladigini duyurdular.

    bu olaydan 1 hafta sonra amerikan gazetelerinde ilginç bir manset.
    amerikan bilim adamlari yerin 200 metre altinda 2000 yil öncesine ait
    fiber optik hatlar bulduklarini, bunun ise, amerikan toplumunun
    ruslardan 1000 yil öncesinde gelismis digital haberlesme sistemleri
    oldugunu söylediler.

    bir hafta geçmeden türk gazetelerinde yeni bir manset.
    türk bilim adamlari yerin 500 metre altina kadar kazdiklarini ve
    hiçbirsey bulamadiklarini, bunun ise atalarinin 5000 yil öncesinde
    mobil telefon ve kablosuz iletisim sistemlerine sahip olduklari
    sonucuna vardilar....

  • 93m ile mecidiyeköy'den zeytinburnu tarafına ilerliyorum. sağımda, pencere kenarında bir kız oturuyor. önümde en son durakta binmiş bir kız oturuyor. onun yanında da bir erkek ama belli fırlama biraz. bu kişiler, bir birlerine tamamen yabancı.

    e5'te seyir halindeyken sağ tarafımızda, çok alakasız bir yerde, havai fişekler patlamaya başlıyor, tabii herkes dönüp izlemeye başlıyor. o arada ön çaprazımdaki fırlama, yanındaki kıza dönüyor birden ve "bak sen yanıma oturdun diye havai fişek gösterisi yaptırıyorum" dedi, herkes gülmeye başlıyor ve ben o arada havai fişeklere doğru sağa dönüyorum, tabii doğrultu olarak yanımdaki kıza bakıyorum da zannedilebilir. o anda kız benim ondan tarafa baktığımı görünce bana dönüp "o kadar zaman oldu, yanımda oturuyorsun, hiç havai fişek patlatmadın" dedi. bu arada hal-i hazırda gülmekte olanlar yerlere düşmeye başladılar. ben ne diyeceğimi bilemez halde, kem küm ettim biraz. insana böyle de yüklenilmez ki!

  • ailenin küçük çocuğu yatmadan önce dua okur, babası da seyredemiş.

    bir akşam çocuk yine dua okuyor:
    alah'ım anamı, babamı, kardaşlerimi, dedemi, ninemi, teyzemi vs vs koru

    adam çocuğun dayısını söylemediğini fark etmiş ama üzerinde durmamış. sabah bi, haber dayı ölmüş...

    3-5 gün sonra çocuk yine duada, bu kez de teyzeyi atlamış. sabah ilk haber teyze ölmüş...

    aradan yine zaman geçiyor. baba yine kapığının eşiğinde çocuğu dinliyor. bu sefer adı geçmeyen kendisi. adamı almış bir korku, kimin adı geçmese hakkın rahmetine kavuşuyor. babamın tüm gece gözüne uyku girmemiş. sabah bakmış hala hayatta. "ulan küçük çocuğun duasına mı kaldık. salaklık bende" demiş inmiş kahvaltıya.

    fakat eşinin yüzünden düşen bin parça.

    - hanım oldu?
    - bizim sütçü ölmüş, ona üzüldüm.

  • marksizm ve anarşizm arasındaki vizyon farkını özümsemek için, lümpen proleter sınıfa bakış açısını görebilmek aydınlatıcı.

    marx, lümpen proleter sınıfın devrim için bir motivasyonları olmadığını söyler. zira sınıf bilinci geliştirmedikleri için devrime katkı bir yana tehlike oluşturacaktır. çünkü var olan sistem gündelik yaşantılarını devam ettirmeleri için zorunludur.

    fahişelerin, eğitimli işsizlerin, dilencilerin ve yasadışı para kazanan korsan kitap - cd'ciler ve marjinalize edilmiş eğlence sınıfı (şarkıcılar, drag-queen'ler)in lümpen proleter olduğunu unutmamak lazım.

    bakunin ise işçilerin kapitale dahil edilmesinin decrimci güdüyü yok edeceğini ve devrimci gücün en çok lümpen proleterde olduğunu söyler. zira sistemden kazanmayan, işlemesine yardımcı olmayan bu kitle aynı zamanda kaybedecek bir şeyi olmaması nedeniyle en gözü kara sosyal grup.

    günümüz türkiyesinde lümpen proleterya her gün artıyor ve ezililyor. ilkokul kompozisyonu gibi entry girmekten nefret ediyorum ama bilgiliendirici bir entry girmeye başladığımda beynimde görünmez bir düğme açılıp giriş gelişme sonuç moduna giriyor. yeni nesil ve inci sözlük gerçeği ile zamanın bakunini haklı çıkarmasını umuyorum.

    neticede bakunine katılmadan edemiyorum.

  • antalya sıcaklarından kafayı bulmuş über zengin arkadaştan gelsin sizlere:

    "parası neyse vereyim de başkası terlesin bu ne amk ya."

  • başlık: koptum piçler okuyun

    1. ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. radyo evinin kapısına gelince, bindiği taksinin şoförüne sormuş: “beni yarım saat bekleyebilir misin?” karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför: “özür dilerim sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.” churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş: “skerim churchill’i, sizi bekliyorum efendim.

  • doğru mesleği seçme konusunda en iyi örneklerdendir.

    sağlamlığı, cesareti, gözü karalığı ve adamlarına sonuna kadar güvenmesi ile ön plana çıkmıştır ve bu özellikleriyle askerlerinin gözünde efsane haline gelmiştir. hafiften psikopattır ve savaşlarda bu sayede başarılı olmuştur ama kontrolden çıkması ve geri plana çekilmesi de bu sebeptendir. oğlu da general olmuştur ve vietnam savaşında bulunmuştur.

    önemli sözlerinden bazıları şunlardır;

    "şimdi ivedilikle uygulanacak iyi bir çözüm, on dakika sonra uygulanacak mükemmel bir çözümden daha iyidir."

    "komutanız altındakilerden yapmalarını istediğiniz her şeyi kendiniz de yapın."

    "sizden beklenenden daha fazlasını yapın ve başarısızlıktan korkmayın. sizin hatanız olsa da olmasa da, asla bahane uydurmayın."

    "görevinizi en iyi bildiğiniz şekilde yapın. sonuçların canı cehenneme."

    "iyi taktikler en kötü stratejiyi bile kurtarabilir. kötü taktikler ise en iyi stratejiyi bile mahvedebilir."

    "şüpheye düştüğünüz anda, taarruz edin ve savaş alanını düşmanın seçmesine asla müsaade etmeyin."

    "iyi kararlar hiç bir zaman makam koltuklarında alınmamıştır."

    "herkes aynı şeyi düşünüyorsa, kimse düşünmüyor demektir." (favorim)

    "savaşın amacı ülkeniz için ölmek değil, karşı saftaki piçin kendi ülkesi için ölmesini sağlamaktır."

    "yenilgiyi kabul etmediğiniz sürece yenik sayılmazsınız."(diğer favorim)

    "insanlara neyi nasıl yapacaklarını asla söylemeyin. sadece ne yapmaları gerektiğini söyleyin ve dehalarıyla sizi şaşırtsınlar."

    "bana komuta et, bana itaat et, ya da yolumdan çekil."

    "benim askerlerim siper kazmazlar. kazmalarını da istemiyorum. siperler sadece taarruzu yavaşlatırlar. devamlı hareket edin. ve düşmana da siper kazma imkânını vermeyin."

    "tanrı düşmanlarıma merhamet etsin, çünkü ben etmeyeceğim." (oeehhhh)

  • mitler, destanlar ve dinler üzerine yapmış olduğu sansasyonel çalışmaları ile tanınan joseph campbell, tarih 1949 yılını gösterdiğinde ilk özgün çalışması olan, orijinal adı “the hero with a thousand faces” (bin yüzlü kahraman) isimli kitabı yayınladı. kitap türkiye’de ilk olarak sabri gürses’in çevirisi ve kabalcı yayıncılığın çalışmalarıyla “kahramanın sonsuz yolculuğu” adıyla çıktı. kabalcı yayıncılıktan iki baskı yapan kitap, daha sonra yine sabri gürses'in çevirisiyle aynı isimle ithaki yayıncılık tarafından basıldı.

    joseph campbell, kitabın arka kapağında da belirtildiği üzere dünyanın bütün mitik anlatılarında var olan kahramanların izlemiş olduğu yolu izleyecek olursak tek bir arketip kahramanın varlığına ulaşacağımızdan söz eder ve buna “monomit” adını verir. monomit bütün mitik anlatıların karakteristiğini kapsayan genel bir kalıptır ve campbell tarafından “kahramanın yolculuğu” adı verilerek bir çevrim / döngü şeklinde formülize edilmiştir. formülize edilen bu çevrim / döngü maceraya çağrı, çağrının reddedilişi, doğaüstü yardım, ilk eşiğin aşılması, balinanın karnı, sınavlar yolu, tanrıçayla karşılaşma, baştan çıkarıcı olarak kadın, babanın gönlünü alma, tanrılaştırma, nihai ödül, dönüşün reddedilişi, büyülü kaçış, dışarıdan gelen kurtuluş, dönüş eşiğinin aşılması, iki dünyanın ustası ve yaşama özgürlüğü aşamalarından oluşmaktadır. campbell'ın da belirttiği üzere kahraman, pek çok anlatıda bu aşama sırasını izlese de aşamalar bazen birbirleriyle yer değiştirebilir ya da aşamalardan bazıları görülmezken bazı aşamalar farklı boyutlarda bulunabilir.

  • işin garibi bu gençler hep anne babalarından "biz zamanında şöyle sefildik böyle fakirdik" tarzında teraneler dinleyerek büyüdü. büyük kazık attınız çocuklara.